<$BlogRSDUrl$>

Saturday, August 30, 2003

bi poll acmak istiyorum musaadenizle. en alakasiz veya beyaz perdedeki en uyumsuz ciftler hususunda bi poll olacak bu. ilk adaylarimiz turkan soray vs tarik akan. niye bu ikisini bu kadar aykiri buluyorum bilmiyorum. ayni donemin oyunculari olmalarina ragmen beraber oynadiklari film(ler) haric diger yaptiklari diger butun filmler sanki iki ayri devirde geciyomus hissi veriyo. yani biri 60li yillarin oyuncusuymus da digeri daha bi boyle yeni donem oyuncusuymus gibi. belki biri coktaaan unlu olmus bissuru film cevirmisken oburu daha yeni yeni taninmaya basliyodu. hatta belki o zaman, aaaa ne farkettim, belki o zaman o benim beraber oynadiklarini gorduum filmde belki tarik akan o kadar da unlu diildi, yani o zamanlar o kadar unlu diildi, simdi unlu cunku, ama belki o zamanlar o kadar unlu diildi, turkan soray unluydu. belki o zaman o film yeni ciktiinda seyredenler turkan sorayi taniyolardi da tarik akan'a aaa bu da kim dediler. ama ben bilmiyorum tabi, ben seyrettiimde ikisi de unluydu.

Monday, August 25, 2003

kaplumbaga 'bana ekmek at, yicek at' diye insana dogru yuzer mi? canakkale'de kabatepe diye bi liman var. orda bi de kum motel var. buranin kaplumbagalari cok aclar. 20 tane kaplumbaga birden kafasini suyun ustunde tutarak sana dogru geliyo, belli uzaklikta duruyolar ve yuzune bakiyolar. opsiyonlarimizi siralayalim; insanlar yukardan onlara yicek attilar hep ve onlar da alistilar, bekliyolar. hadi oyle olmadi, o zaman etraftaki diger hayvanlardan gorduler, baktilar onlar da oyle bekleyince yemek alabiliyolar, biz de isteriz dediler. animal farm'da kaplumbaga var miydi? hatirlamiyorum vesselam.

denize dalip da yukari cikarken denizin icinden gunes gorunur, boyle 10 derece miyopla bakiyomussun gibi bulanik gorunur, ona dogru yuzersin ve nefes alacagin zamanin yaklastigini hissedersin, ayni onun gibi biseyi de daha yeni kesfettim bu haftasonu. dalgali denize dal ama hemen yukari cikma, bi sure dipte kal, sonra kendini dipte tutmaya yarayacak vucut hareketleriyle senkronize olarak yukari bak ama dik olarak diil, boyle ufka dogru. denizin yuzeyinin dipten carsaf gibi dalgalandigini farket. yani oyle farkediyo insan ben de onu kesfettim. bu haftasonu kesfettim daha yeni.

Thursday, August 21, 2003

sicaklar beynimi eritiyo heralde cunku artik dusunemiyorum. evet evet sicaklardan olmali, cunku sabah kendimi fena hissetmiyorum, dusunebiliyorum en azindan, sonra oglene dogru bu kapasitem boyle artan ivmeyle azaliyo, sonra 2-3 saat kafam peltelesiyo. aksamustu duzeliyorum, hatta enerjik bile oluyorum, gece super oluyo, hava serinliyo ve ben dusunebildigim icin mutlu oluyorum.

Sunday, August 17, 2003

artik ben bir jackie chan fan'iyim. shangai knights gidilip gorulesi, acaip gulunesi bi film. yalniz jackie chan'in de butun o artistik kobra hareketlerine karsin artik yaslandigini, zamana meydan okuyamayan yuz cizgilerinden anliyoruz. hey de hey.

Thursday, August 07, 2003

simdi bu kanal d'de bi yemek programi sunucusu hanim kisi var, adi yanlis bilmiyosam sohrap soysal - umarim yanlis biliyorumdur - yemek programi yapiyorum kisvesi altinda dunyayi ele gecirmeye calisiyo gibi geliyo bana. mesela daha demin bulgurlu sebze corbasi ve arkasindan bulgur salatasi yaparken, bir yemek programinda duymaya alisik olmadigimiz "duygu durum" konusuna girdi. kendisinin de hafif psychic olmasindan bu konulara asina olmasi gerektigini anlamaliydik. hemen akabinde "hayatta her sey planladiginiz gibi gitmiyo, tam hayallerinizi onunuze koymussunuz, bir de bakiyosunuz butun o hayaller tepetaklak oluyo" dedi ve ben gerisini hatirlamiyorum. bi insan yemek programi yaparken bi yandan da bu kadar veciz olur. iyi ki isten cikmisim da iyi ki boyle programlar var da iyi ki ben bunlari seyrediyorum oturup.

azimyuku, yenikoye gidelim.

Monday, August 04, 2003

sevgili parmakbasan,
ne kadar onemli bi konuya karsilikli parmak bastigimizi tekrar belirtmekte faide gormuyorum. geciyorum.
bundan boyledir ki pazar aksamlarini kasvetsiz gecirecek bir formul bulmaliyiz. ne mi yapabiliriz? ben ne biliim canim ne yapabiliriz alla allaa, bi dusunelim once..
mesela yakinlarda oturan bi arkadas kandirilip sinemeya gidilebilir. oldu da o arkadas dedi ki "yok arkadas, ben arkadasa arkadasimi takatukalattirmaya gidicem", o zaman arkadasa iyi takatukalar dilenebilir, yola devam edilebilir. bebege inilebilir, dondurma yenebilir. yenikoy uzak kacar oraya gidilmesi caiz degildir. bunye cok enerjikse taksime gidilip icilebilir. ama pazartesi yasanacak halusinasyonlar onceden dusunulmelidir.
aslinda dusununce nasil da pazar aksami siyriliyor kasvetinden.. hatta belki biriyle tanisilir bir pazar aksami.. sarkisi da var "bir pazar aksami rastladim size.."

pazar aksamlarinin kasvetinin arkasinda yatan nedeni biri bana aciklamak ister mi? bu sirf benim yasadigim pazarlara ozgu bisey mi yoksa herkesin pazar aksamlari da ayni olcude kasvetli mi geciyo? pazar aksamlari isiklar daha sonuk yaniyo, herkes kotu araba kullaniyo, evde yemek olmuyo, olsa da yiyesin olmuyo.. enteresan bi hadise, parmak basmak gerekir.

efeeett.. bugun itibariyle 2 ay kadar surecek olan aylaklik donemine girmis bulunmaktayim. bu sure zarfinda sabah kusagindaki butun turk filmlerini seyretmeyi planliyorum. gerci bi tanesini seyredince hepsini seyretmis gibi oluyosun cunku hepsinde onceden 1 olcu asagilanmis hatun karakter hirs yapip onur yapip birden super tas olup, mucevherler alip altina araba cekip erkek karakteri yeniden tavlamaya calisiyo, basarili da oluyo, sonra gozu kamasmis adamimizi oolece pat diye ortada birakiyo. adam anliyo en basta yaptii hatayi, basini taslara duvarlara vuruyo, sonra hatun kisi "ay ay kiyamam, tamam tamam zaten ben de sadece sana bi ders vermeye calisiyodum, hadi gel beraber olalim" diyo ikisi de mutlu oluyo, biz de onlar mutlu oldu diye mutlu oluyoruz. evet evet ben hep seyretmeliyim boyle filmleri.

Friday, August 01, 2003

simdi bertrand cantat hakkaten marie trintignant'i doverek oldurdu mu yoksa 2 gundur bu olay hakkinda cikanlar sadece bizim dumur sinirlarimizi zorlamak ve espri anlayisimizi sinamak icin yazilmis haberler silsilesi mi? ama tabii eger dogruysa, dunyanin en romantik adamlari listesinde ust siralari zorlayacak b. cantat'in bile ozunde ne kadar yabani bir ruh tasidigini gosterir, dunyaya donmemiz icin bir vesile teskil eder.

This page is powered by Blogger. Isn't yours?

don't refrain from curiosity may driimbuk
arouse others' curiosity iz birakin..
Dreambook